Adım Andrew Simes, 42 yaşındayım, Londra doğumluyum, evliyim ve bir çocuğumuz var. Eğitim, ticaret ve futbol menajerliği alanlarında faalim. İzmir ve Londra'da ikamet ediyorum. Beşiktaş ve Arsenal kongre üyesiyim. Türkiye'ye gidip gelen bir ailenin altıncı kuşağıyım. İlk gelen dedemin dede babasıydı, daha sonra dedemin dedesi ve dedemin babası da iş sebepleriyle gidip geldiler. İzmir-Aydın güzergahında Osmanlı'nın ilk demiryollarını ve İzmir saat külesini inşa eden ailemdi. Osmanlı'da ilk futbol maçı İzmir Bornova'da İngiliz gençleri arasında 1800'lü yılların sonlarında oynandı ve o maçta dedemin babası vardı. Cumhuriyet dönemi sonrası ülkenin ilk yabancı futbolcularındandı dedem. 1933-35 arası Altay'da oynadı. Futbol kanımda var.
Futbol menajerliğine ilgim bir futbolcu arkadaşımın sosyal medyadan bana yazmasıyla başladı. Bir takımın başkanını ararken ortak arkadaşım olduğunu fark etti ve kendisi için konuşmamı istedi. Yardımcı olmuştum ve karşılığında bir şey beklemedim ama ardından onun da arkadaşları da bana yazmaya başlayınca artık daha fazla zaman ayırmaya başladım ve bunu işe dönüştürdüm. Ayrıca eşimin eski futbolcu olması, kadın futboluna yönlenmeme yardımcı oldu. Daha önce İzmir'in Konak Belediye spor takımına sezon öncesi baklava, pedikür, sinema günü gibi ikramlarım oluyordu, futbolculara bir jest yapmak istiyordum, zamanla bu yardımlaşmayı daha da büyütüp temsilciliklerini de yapmaya başladım.
Açıkçası rakiplerimden önde olmak gibi bir gayem yok. Elimdeki futbolcuları iyi temsil edeyim, iyi bir ağabey olayım isterim öncellikle. Bunu yaptıkça karşılığını elbette aldım ve bana güvenen futbolcu sayısı 700'e yaklaştı. Fakat her zaman daha iyi bir hizmet sunmak adına çalışmalarım var elbette. Sosyal medyayı aktif halde kullanıyoruz, haftalık ve aylık haber bültenleri gönderiyoruz iş ortaklarımıza, anlaşmalı spor diyetisyenimiz ve spor psikoloğumuz var, 7-8 dilde hizmet sunuyoruz, daha önce ailemde profesyonel futbol oynamış dört kişi, ve de Beşiktaş ve Arsenal kulüpleriyle yakın ilişkilerim sayesinde 600'e yakın kulüp ile temastayım.
Her transferin hikayesi çok farklıdır aslında çünkü her kulübün profili çok farklı. Önemli olan doğru futbolcuyu doğru takıma doğru zamanda teklif etmek. Güneş tutulması gibidir biraz, tüm şartların uygun olması gerekir. Ama belki de en gurur duyduğum transferlerden biri, ilk Arap kadın futbolcuyu Şampiyonlar Ligine götürmekti, çünkü ardından Ürdün kralı bizleri sarayda ağırlamıştı.
Türkiye'de bazı şeyler göstermelik yapılıyor veya vasfı olmayan kişilerin tekelinde dönüyor. Ahbap-çavuş ilişkileri çok var. Mesela eşim de teknik direktör ama yılda en fazla 1-2 transfer yapıyorum ona, fazlası yanlış anlaşılmalara yol açar. Ama burada bir menajerden 14 futbolcu transfer eden takımlar var! Ayrıca bazen maddi sözler tutulmuyor ve "bizde kimsenin parası kalmaz" klasik içi boş lafını kullanırlar. Ama bazı şeyleri düzeltmek için mücadeleye devam edeceğiz.
Avrupa'da şikâyet mercileriniz var. Burada kimi kime şikâyet ettiğiniz belli değil ama yabancı tebalı olmamızın bir avantajı UEFA, FIFA, ve CAS'taki bağlantılarımızı devreye sokabiliyoruz. Maalesef buradaki çoğu kişi bu imkana sahip değil.
Önümüzdeki dönemde 2-3 farklı projemiz var. Bunlar uluslararası boyutta ses getirecek projeler. Ama en önemli hedeflerimizden biri potansiyeli çok yüksek Türk futbolcularını yurtdışına transfer etmek ve hak ettikleri değeri görmelerini sağlamak.