Öncelikle merhabalar. Ben Dilan Ergün, doğma büyüme Şırnaklıyım. Ailemle beraber Şırnak'ın küçük bir köyünde yaşıyorum. 5 yıl önce merkezde liseye başladım. 1 sene hazırlık olmak üzere 5 yıl lise okudum ve yeni mezun oldum. Şu an 19 yaşındayım.
Bölgemizde kadın futboluna maddi ve manevi destek veren kurum, kuruluşlar veya iş insanları yok denilecek kadar az. Bu bölgedeki kadın futbolcuların sayılamayacak kadar çok problemleri var. Örneğin aile baskısı, toplum baskısı, kendi içinde yaşadığı hayal dünyasının baskısı, geride kalmış ve hep eskiye özenme baskıları...
Takım 2018 yılında kuruldu. Takımı kuran, daha önce başka kadın takımların da yer alan ve halen görevine devam eden, kulübe başkanlık eden, takıma hocalık eden, yeri geldiğinde malzemeci olan Osman Hocamızın çabalarıyla ayakta kalıyoruz, diyebilirim. Onun yanı sıra takımın kadın hocası olan ve son 1 senedir bize katılan Çiğdem hocamızın da emekleri fazlasıyla vardır.
Hocalarım beni forvette oynatıyor, en iyi olduğum mevkii. Türkiye'de en iyilerden olabilmek için ekstra çalışma fırsatım olmuyor. Okullar kapandığı gibi 3 aylık yaz tatilinde her sene olduğu gibi mevsimlik işçi olarak Batı'da aileme destek olmak için çalışmaya gidiyorum. Antrenmanlarımı sadece okul sürecinde devam ettirebiliyorum. Bu yüzden de ekstra antrenman yapma fırsatım olmuyor.
Yerel halkın kadın futboluna desteği ve ilgisi hiç yoktur. Bunu şuradan anlıyoruz: kadın futboluna ilgisi olan kız çocuğuna bile karşı çıkıp katılmasına engel olmaktadırlar. Değişmeyen zihniyet ve sürü psikolojisinin devam eden durumuyla kız çocuğu şort giyemez, futbol oynayamaz, gibi sayısız örnekleri vardır. Bunu engelledikleri gibi ne maddi ne manevi herhangi bir destekleri hiç bir şekilde yoktur.
Alt yapımız için hocalarımız gerek okullarda gerek toplu etkinliklerde futbola ilgisi olan kız çocukları kazandırmak için canla başla mücadele etmektedir. Bizler ise yeni katılan birinin en önemlisi kendini rahat hissetmesi için cana yakın, samimi olmaya çalışıyoruz.
Çalım tabii ki. O topu ayağımda hissettiğim an benim için sahadaki tek kişi ben oluyorum.
Maçlardaki motivasyon kaynağım tabii ki bizim yöreye ait olmazsa olmazım otlu peynir. Yediğim an kendimi gün boyu dinç, güçlü ve iyi hissediyorum. Genellikle maç içerisinde çabuk sinirlenen biri değilim ama sinirlendiğimde de kendime hakim olabiliyorum. Konsantrasyonumu bozmuyorum fakat maç bitiminde bütün sorun ve sıkıntıları etrafımdakilerle paylaşıp kolayca çözüm bulabiliyoruz.
TFF'nin erkek futboluna ya da popüler olan büyük takımlara ya da şehirlere verilen fırsatları bu bölgeye de vermesi gerekiyor. Hem tesisleşme hem maddiyat hem de malzemeler konusunda. ASKF'lerin ise bizim haber kanalımız olmalarını isteriz. Yani sesimizi üst mercilere duyurmamızda yardımcı olmalı ve de erkek takımlarına verilen maddi manevi desteklerin de eşit olması gerekir.