Her şey çocukluğumdan bu yana başladı. Futbola karşı sevgim, hakemliğe karşı sevgim küçüklüğümden beri gelen bir şeydi. Sokaklarda, mahallelerde hiç sıkılmadan top oynardık. Bu sayede de merak duyarak devam ettim. Akhisar'da üniversite okurken bir hocamın yeteneğimi farketmesiyle beni futbola yönlendirdi. Fakat okulumdan dolayı birini seçmek zorunda kalarak antrenörlüğe geçiş yaptım ve yaz okulları programına beni dahil etti. O kadar hırslı ve azimliydim ki çocukları tanıdıktan sonra, onlarla çalışmaya başladıktan sonra günden güne bu sevgim arttı. Üniversite bittikten sonra çalışmaya ara verdim ve bu süreçte hastaneye başladım. Antrenörlük lisansı beklerken bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine hakemliğe başlamaya karar verdim ve başladım.
Haftalık antrenmanlarımız haftada 2 gün, belirli gün ve aynı saatlerde oluyor, fakat ben o kadar bağlı ve tutkuluyum ki bana yeterli gelmiyor. Bu yüzden ben kendim ekstralar katarak 5'e tamamlıyorum bunu. Maç öncesi hazırlığım; o gün beni kötüye iten her şeyden uzak dururum, olumsuzluklardan etkilenmemeye çalışırım, maça odaklı olurum, muhteşem enerjimi, pozitif enerjimi sahaya yansıtırım, kendimle her zaman konuşurum, saha içinde müsabaka öncesi neler yapabilirim, saha içinde ne yapmalıyım, hataya yer vermemeliyim, asla pozisyon kaçırmamalıyım. Çünkü kendime olan özgüvenim cesaretimden fazladır.
Hastanedeki görevim hasta yönlendirme ve resepsiyon hizmetleri birimi. Mesleğimi hakemlikte kullandığım zamanlar olmadı. Maçlarımı çalışma saatlerine göre ayarlayıp o şekilde denge sağlamış oluyorum. Hastane ortamı, yaşamı kendi içerisinde hayat ile olan bir mücadele bulundurmakta. Futbolla bağdaştırmak, benzerlikler bulmak veya benzer bir yaklaşım içerisinde bulunmak doğru olmaz. İkisi de farklıyken, ikisine de adapte olmak beni geliştirmeye ve anlık değişebilen durumlara ayak uydurma konusunda ileriye taşıyor. Bu şekilde daha aktif sosyal bir hayatım oluyor.
3 yıldır hakemlik yapıyorum. Hakemler olarak bizler bir müsabakada tarafın bulunmadığı belki de tek kişileriz. Ev sahibi takım, deplasman takımı, taraftar, futbol profesyonelleri gibi bir çok taraf verken tarafsız olmakta bir baskı, yük, stres oluşturmakta. Bu da bizim içimizdeki tutkunun dinç kalmasını sağlıyor. Saygı ve sevgi çerçevesi içinde yönetmeye çalışıyoruz. Bazen maç stresinden veya adrenalinin yüksek oluşundan en ufak müdahalede sesler yükselebilir ama kötü niyet olmadı hiçbir zaman.
Maç sırasında anlık kararlar veriyor olmak, verdiğimiz o kararın maçın seyrine etki ediyor olması, oyun içi gerilimin yükseldiği zamanlarda verilen kararların doğru/yanlış diğer taraf için tepki ortamı oluşturması ve bunlar yaşanırken de saha içerisinde sağlıklı kalmak, aynı performansı devam ettirmek bizler için zor anlar. Pozitif anlar bir futbol sever olarak orada bulunmak, tamamıyla keyifli ve huzur dolu. Kalbimin en sert attığı yer, diyebilirim.
Mesleğimin zor ve eğlenceli yanları müsabaka sırasındaki sorumluluklarımız, trio içerisinde aldığımız göreve göre değişiklikler gösterebilir. Ama en önemlisi ne olursa olsun sağlıklı ve huzurlu bir maç yönetmek, herkesin keyifle izlediği bir maç olması ve güzel vakit geçirmesini sağlamak.
Ötekileştirmek tarzım değil, hiçbir meslektaşımın da yapmaması gereken bir şey diye düşünüyorum. Çünkü çekişmeler hep olacaktır. Bizler bir aileyiz ve farklı bölgelerde yaptığımız görevlerimizi en sağlıklı şekilde yönetmeliyiz. Futbol iklimimizde kadın hakem olarak sektörde bulunmak biraz zor olsa da bizlere de sektörel olarak ihtiyaç olduğunu düşünüyorum ve tüm hemcinslerimi destekliyorum. Ben her zaman çok güzel iltifatlar aldım, tepkiler aldım. Kendimi sürekli geliştirme yönündeyim. İyi-kötü eleştirilere hep açığımdır, bu beni üzmez, bundan hiçbir zaman gocunmadım. Geleceğe dair umudum hep var.
Maç sırasında vicdanımızla hareket etmek, ettiğimizi hissetmek mesleğimizde yapmamamız gereken birincil kural, diye düşünüyorum. Vicdan yaptığımızda bir tarafa duygusal olarak yakınlığımız olduğunu belirtir ve ben her zaman bu yüzden eşit ve adaletli olmaya özen gösteririm. Bizler daima santra çizgisinde taraflara eşit mesafede olmalıyız ve asla duygusal yaklaşmamalıyız.
Kendimi geliştirmek adına farklı liglerden farklı seviyelerde maçları takip ediyorum. Verilen, verilmeyen kararları, hakem reaksiyonlarını, tarafların reaksiyonlarını takip ediyorum. Görev aldığım maçlardan sonra kendi maçlarımı, maç sonrasında değerlendirme yapmaya, o kararları tekrar gözden geçirmeye gayret ediyorum. Öğrenme durmaz ve her yeni maça çıktığımda kendime yeni şeyler kattığımı hissediyorum. Her maçta üzerine kat kat koyarak ilerliyorum, eksiklerimde ve hatalarımda bir daha yapmamaya özen gösteriyorum.
Yabancı dile önem veriyorum tabiiki. Sadece hakemlik için değil aynı zamanda kişisel gelişim noktasında yabancı dil son derece önemli. Fransızca ve Almancayı çok merak ediyorum. Bunlarla ilgili gerekli eğitimleri almayı düşünüyorum. FIFA kokartlı bir kadın hakem olma hayalim tabii ki var. Hedefim FIFA kokartı takarak, hem ilimizi hem de ülkemi uluslararası arenada başarılı bir şekilde temsil etmek istiyorum. Sadece hakemlik değil, tüm mesleklerde karşılaşılabilecek zorlukları bilmeliler. Hayat daima zor ve bu hayatın neresinde ne yapıyor olduğumuz değil, nasıl tepkiler verdiğimiz, nasıl savaştığımız ve bu savaşta nasıl ayakta kalmaya devam ettiğimiz önemli.
"Her şeyin en güzeli olsun, asla vazgeçme"