Küçükken mahallede fazla kız arkadaşım olmadığı için erkeklerle hep futbol oynardım ve kendimi bildim bileli de futbol oynuyorum. İlkokula başlayınca futbol oynamaya devam ettim. 5. Sınıftayken okulumuzda erkekler için düzenlenen bir futbol turnuvası yapılmıştı. Bizim sınıfı temsil eden erkek takımında 1 oyuncu eksikti ve ben katılmak istedim. Rakip takım kabul edince maça ben de çıktım. O gün sadece 1 gol atabilmiştik ve onu da ben atmıştım. Böylece ilkokuldaki beden eğitimi öğretmenim beni keşfetmiş oldu. Ben Polatlı'da yaşıyorum ve Ankara'da okullararası futbol turnuvaları düzenleniyordu. Takımca turnuvalara gidip geliyorduk. 8. Sınıfa kadar bu böyle devam etti. Ankara'da beni Fomget'in antrenörü keşfetti. 8. Sınıftayken benimle görüşmek için okuluma geldi. Böylece ilk kulüp deneyimim başlamış oldu.
Ben Fomget'e başladığımda çok küçüktüm. Hem altyapının antrenmanlarına hem de A takımın antrenmanlarına çıkıyordum. Polatlı'dan Sincan'a gidip gelmek zor oluyordu benim için. Futbolu çok sevdiğim ve kendimi geliştirmek istediğim için devam ettim ve takımla birlikte çok iyi iş çıkardık. 1. Lige kadar yükseldik. Fomget'te büyüdüm diyebilirim. Bana sporcu disiplini kazandıran hocalarım ve ablalık yapan takım arkadaşlarım sayesinde kendimi geliştirme fırsatım oldu diyebilirim.
Bu mevkide oynarken benim için en önemli olan şey kafamda tasarladığım oyunu kurabilmek oluyor. Bunu yapabilmek için takım arkadaşlarımla maç esnasında hızlı ve iyi anlaşabilmem gerekiyor. Bunu takım olarak başarabildiğimizde benim için bir sonraki hamle hep daha şeffaf olmuştur. Beni bu mevkide dribbling özelliğim, hızım, çalımlarım ve şutlarım öne çıkarır.
Takımla 2. yılımızı tamamladık ve birbirimizi gerçekten iyi tanıyoruz artık. Sezona çok iyi başladık fakat antrenmanda yaşadığım küçük bir sakatlıktan dolayı ben tüm maçlarda bulunamadı çünkü doktorum dinlenmemi önerdi. Katılabildiğim maçlarda genellikle rakibi analiz etmeye ve zayıf bulduğum taraflarını fırsata çevirmeye çalışıyorum. Bu sezonda da bu böyle oldu. Tabi ki ilk yarıda attığım goller de oldu ama genelde ilk yarıda rakip takımı iyi gözlemledim ve ikinci yarıda rakibin yarattığı boşlukları kullanarak gol attım.
Şu anda bulunduğum kulüp çok yeni bir kulüp olduğu için maç öncesinde genelde en büyük motivasyon kaynağım takımımı her zaman bir adım daha ileriye taşıyabilmek oluyor. Bence takım olarak en büyük motivasyon kaynağımız bu. Bunun dışında özellikle beni izlemeye gelen arkadaşlarım ve büyüklerimi gururlandırmak ya da maçı izlemeye gelen taraftara yaşatmak istediğim gurur ve hepsinden öte bu işi profesyonel anlamda yapan bir sporcu olarak kendimin en iyi versiyonunu görme arzusu çok daha kişisel bir motivasyon kaynağı benim için.
Neredeyse her maç öncesinde stres ve heyecan hissederim. Bu gibi durumlar için de her zaman bir playlist hazırlarım. Maç öncesinde dinlediğim müzikler sayesinde kendimi rahatlatıp maça odaklanabiliyorum.
Küçük yaştan beridir bir mücadele veriyorum zaten. Sıkı çalışma, içsel motivasyon ve düzenli uyku olmazsa olmazım. Şu anda üniversite BESYO 3. sınıf öğrencisiyim. Okulun futsal takımında da oynuyorum. Kulüp antrenmanları, futsal antrenmanları ve bir yandan da derslerle ilgileniyorum. Çok yoğun ama kendimi doğru yerde hissettiğim bir hayatım var. Çünkü daha iyisi hatta en iyisi olmak istiyorum. En iyisi olana kadar da mücadele vermeye devam edeceğim.