1988, İstanbul Fatih doğumluyum. Aslen mühendisim. FA, PFSA organizasyonlarının farklı seviyelerdeki gözlemcilik belgelerine sahibim. Yaklaşık 13 senedir zaman zaman profesyonel seviyede, zaman zaman bireysel ve amatör seviyede gözlem faaliyetleri yürütüyorum. Bilhassa erkek futbolunda, Uzakdoğu Asya ve Okyanusya ülkeleri; kadın futbolunda ise yine Uzakdoğu Asya, Orta Afrika ve Balkanlar coğrafyasında 10 yılı aşkın geniş bir havuza ve bilgi birikimine sahibim. Son 1.5 senedir Beşiktaş bünyesinde görev alıyor; bu sezon Kadın Futbol Takımları Şef Scout’u olarak çalışıyorum’.
Eskiden beri kadın-erkek farketmeksizin boş zamanlarımda amatör maçları izler, zaman buldukça yerinde takip ederdim. Gerek doğduğum semt olan Karagümrük’teki Karagümrük Stadı’nda, gerekse de yakın semtlerdeki sahalarda amatör maçları takip ederdim. Ayrıca profesyonel olarak da son 5-6 senedir, Türkiye ve Uzakdoğu ülkelerinin 9-14 yaş kategorilerindeki oyuncularını daha fazla gözlemlemeye odaklandım. Bilhassa Uzakdoğu’da bu yaş kategorilerinde kızlar ve erkekler beraber oynuyorlar. Bazı Uzakdoğulu menajerlerle çalışırken de hem kadın hem erkek oyuncu gözlemi yapıyordum hatta bazı dönemlerde daha fazla kadın futbolcu ve kadın futbolu izliyordum. Beşiktaş akademide görev alan antrenör arkadaşım Burak Sidar’ın beni Beşiktaş Kadın Futbol yöneticileri ile tanıştırması sonucunda da böyle bir yapının parçası oldum.
Bu aslında bireyden bireye değişen bir faktör. Lakin genelleme yapmak gerekirse, kadınlar görev bilinci ve oyun içi çalışkanlık noktalarında erkeklerden daha iyi konumdalar. Erkeklerin ise fizikî güçleri daha ileri seviyede.
Var. Kadın futbolunda gözlemcilik faaliyetleri iki ana grupta önümüze çıkıyor. Yetiştirici ve toplayıcı takımlar… Erkek futbolundan bildiğimiz kulüplerin kadın takımları var ise (Barça, Ajax, PSG…) erkeklerdeki bu gözlemcilik yapısı, aynı veya benzer şekilde kadın futbol takımlarında da oluyor. Lakin ismini bilmediğiniz örnekler vermem gerekirse, Almanya’da 1. FFC Turbine Potsdam, İngiltere’de Lewes FC, Finlandiya’da HJK ve Aland United, Nijerya’da Bayelsa Queens, Amerika’da tüm üniversite takımları yetiştirici gözlem yaparken; Kazakistan’da BIIK Shymkent, Avusturya’da SKN St. Pölten, İtalya’da FC Como, Japonya’da Mynavi Sendai toplayıcı gözlem yapıyorlar.
Türkiye’de bir “Gözlemcilik Departmanı” veya “Scouting Birimi” gibi adlar altında yapılmasa da kadın futbolunda bunu yapan güzide kulüplerimiz var. İsimlerini zikretmem gerekirse Dudulluspor, Soma Zaferspor, A takımı kapandı ama ismini zikretmem gerekirse Konak Belediyespor’u sayabilirim. Takımımızda ise bu yapı kadro mühendisliği-gözlemcilik-transfer birimi olarak sportif direktörümüze bağlı teknik ekip ve benden oluşuyor.
Yaramıza tuz basan bir soru. İlk sorunuza şöyle bir cevap verebilirim: Türkiye’de oynanan en üst düzey kadın futbol organizasyonunun ismi Kadınlar SÜPER Ligi ve statüsü AMATÖR. Biz, kadın futboluna paydaşları profesyonel yaklaşsak da TFF lige ve paydaşlarına amatör olarak yaklaşıyor. İkinci sorunuza gelecek olursak, bununla ilgili 6 saat süren bir sunumum var. Özeti de basitçe şu: Dünya’da kadınlara ve kadın futbolculara verilen değer çok yüksek. Bu durum kadınlara özgüven sağlıyor, kadınlar daha özgür ve daha kararlı oluyorlar. Bu durum yaptıkları işlere yansıyor. Bu iş eğer spor ise ve bunun dalı futbol ise kadınların ana odağı futbol oluyor. Başka bir iş onların ana odağı olmuyor.
Böyle olunca, yöneticiler, idareciler, federasyonlar ve diğer tüm paydaşlar daha kaliteli olma çabasına giriyor. Daha yüksek kalite, daha doğru sonuçları ortaya koyuyor. Daha doğru sonuçlar, sporu daha izlenebilir hale getiriyor. Sporun daha izlenebilir hale gelmesi daha çok reklam, daha çok reklam daha çok gelir, daha çok gelir daha çok eğlence, daha çok eğlence de ülkenin tüm diğer odaklarına yansıyor. Huzurlu toplum, huzurlu yaşam, huzurlu ülkeler… Biz daha kadınlarımıza hak ettikleri değeri vermekte zorlanıyoruz. Bunu futbolumuzda da net bir şekilde görüyoruz.
Aslında sporu, futbolu, kadın futbolunu geliştirmek isteyen kişilerin bu ülkede makam mevki sahibi olması ilk şart. Sonrasında bazı temel kavramları yerine getirmek gerekiyor. Bu oyunun 3 ana unsuru var: sporcular-kulüpler-seyirciler. Kadın sporcularımızın, daha iyi şartlarda, daha adil ve daha sağlıklı ortamlarda çalışmaları, bu sporu hem eğlence hem de bir iş olarak görebilmeleri için gerekli şartların sağlanması gerekiyor. Buna ister maddi durumlar deyin ister manevi yanal faktörler… Sonrasında kulüpler; onlara gelir sağlamak, şartlarını iyileştirmek, onların daha konforlu ortamda çalışmasını sağlamak ve daha huzurlu ortamlar yaratmasını istemek gerek. Hiçbir şey sunmadan, kulüplerden bir şeyler istemek mantıklı değil. Seyirciler; seyircilerimizi bilhassa kadın seyircilerimizi bu oyuna çekmek gerek. Neden maçlara gelmiyorlar sorusunun cevapları üzerine çalışmak gerek. Bir futbol seyircisi neden “bedava” maça gelmez sorusunu sorduklarında alacakları cevaplar, kadın futbolunun gelişim alanları aslında.
Gözlemcilik faaliyetlerinin temelde neden yapıldığını, bunun orta ve uzun vadedeki etkilerini, oyuncular ve kulüpler için fayda-zarar analizlerini yapacak, oyunu seven ve geliştirmek isteyen yöneticilere sahip olmaları ilk şart. Bu noktada da işe alım süreçlerine odaklanabilirler, birilerinin yönetici olması için kan bağına değil, yetkinliklerine odaklanmaları gerektiği tavsiyesini verebilirim. Sonrasında dünyadaki örneklerine bakmaları yeterli aslında. Gelişen Japonya futbolu içerisinde yıllardır yer aldığım ve gelişim odaklarına tümüyle hâkim olduğum bir yapı. Tabi başta bazı düşünce yapılarını da köreltmek gerek, malum ülkemizde gözlemcilik sadece “bedavaya al, milyon dolarlara sat“ olarak bilinen bir yapı. Oysaki bunun yerel gözlemciliği, gelişim gözlemciliği, altyapı-üst yapı koordinasyonu için yapılan gözlemcilik gibi birçok farklı dalı var. Bunun için de, ellerindeki gelirin bir kısmını bu faaliyetlere aktarmaları gerekir. Gidilecek çok yol var kısacası…