İlkokula giderken futbola zaten hevesliydim ama oynayamıyordum. Genel bir bakış vardı, kız futbol oynamaz düşüncesindeydi herkes. Ortaokul yıllarımda kendi mahallemizdeki erkeklerle oynamaya başlamıştım ve futbol tam da o zaman benim için bir hevesten ilgi alanına dönüştü. 11-12 yaşlarımda futbol ile tam olarak tanışmıştım.
Futbol hayatımın neredeyse yarısı Kayseri'de geçmişti ve tek bir kulüpte oynamıştım. Takımımızda herkes gibi tabii ki hedefimiz, her çıktığımız maçı kazanmak ve takımı Süper Lig'de görmekti. Ama hocamızın bize yıllardır aşıladığı hedefimiz ise futboldan, oynadığımız oyundan zevk almak ve mutlu olmaktı. Kazanmak bizim için her zaman sonra geliyordu. Diğer takımlara göre biraz daha geniş kurallarımız vardı. En büyük disiplinimiz saygı konusunda oluyordu. Kaybettiğimiz büyük maçlarda hiçbir zaman hocalarımızdan negatif tepki almıyorduk. Çünkü disiplinimiz saygılı ve mutlu olmak, oynadığımız maçtan keyif almaktı ve biz bunu başarıyorduk.
Kayseri’den transfer olduğumda hedeflerin, önceliklerin ve disiplinin biraz olsun farklılık gösterdiğini anlamıştım. Hakkâri’de hedefimiz ligi üst sıralarda bitirmek, taraftarlarımızın desteğini boşa çıkarmamak ve Hakkari’yi en güzel şekilde temsil etmekti.
Ereğli’deki hedefimiz yine aynı şekilde elimizden geldiğince tüm maçları kazanmak ve takımımızı Play Off'larda gidebildiğimiz en son yere kadar götürmekti. Belediye takımına geldiğim için oynadığım diğer takımlara göre daha disiplinli oluşunu fark etmiştim. Her şey daha planlı ve hedefe yönelikti.
Kayseri ve Hakkari’de kurumsallıktan bahsedemeyiz bence, birkaç kişinin emeği ile oluşan, yönetilen kulüplerdi ama Ereğli, Belediye takımı olduğu için daha kurumsal ve böylelikle daha geniş imkanlara sahipti. Tabii ki tamamen kurumsal diyemeyiz ama diğer oynadığım takımlardan farkı birbirleri üzerinde sorumluluğu olan yönetim, teknik ekip var. Ve birbirine hesap vermesi gereken kademeler var. Bu da işini yapan kişilerin daha dikkatli olacağı anlamına geliyor bir nevi. İnşallah diğer tüm takımlarımız da eski yönetim anlayışını bırakarak kurumsal tabanlı yönetim anlayışına geçerler. Bunun hepimiz için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Lisanslı bir futbolcu olmadan önce okul takımımız zaten yoktu. Genelde erkeklerin futbol oynaması yönündeydi çalışmalar. Lise hayatımda derslerim iyi olduğu için yüksek puanlı bir liseye gitmiştim ve yine kadın futbol takımı açılmamıştı. Ağırlık dersler oluyordu ve voleybol branşına öncelik vermişlerdi. Sadece üniversite okul futsal takımında oynama fırsatı buldum. Okul hayatımda hiç kadın futbol takımı olmadığı için ben de çoğu kadın sporcu gibi kendi mahallemizde erkeklere oynamak zorunda kalmıştım.
En büyük ilgi alanım küçüklüğümden beri hep futbol oldu. Futboldan başka ilgi alanım hiç olmadı, varsa da ben hiç fark etmedim. Belki de fark etmek istemedim.
Evet arkadaşlarım ve hocalarım tarafından bir süre öyle söyleniyordu. Daha sonra lakabım olduğunu fark ettim. Kayseri’de oynarken izleyenler, takım arkadaşlarım, antrenörlerim oynayış tarzımdan dolayı böyle bir yakıştırma yapmışlardı. Çok sert oynuyorsun, önüne geleni biçiyorsun, çok mücadelecisin diyorlardı. İlk başlarda komik geliyordu ama bir süre sonra artık hoşuma gitmeye başlamıştı ve bende bu lakabı kullanmaya başladım. Şimdi ise üzerime yapışan en güzel lakap diyebilirim.
Bence kadın futbolunda en büyük eksiğimiz altyapı ve bakış açısı. Önceki yıllara göre büyük kulüplerden, şirketlerden destek geliyor fakat hala yurt dışındaki destek ile aynı düzeyde olduğumuzu sanmıyorum. Bu desteği almak için tabii ki bizim de hak ettiğimizi göstermemiz gerekiyor. Ama destek verilmediği sürece bunu göstermek biraz zor oluyor. Destek artmalı ki kadın futbolu temeline daha fazla değer verilsin, daha güzel öğretilsin, imkanlar artsın ve biz de o desteğin karşılığını daha güzel oyunla verelim. Türk takımları olarak bunun karşılığını Avrupa'daki başarılarımızla gösterebiliriz. Bakış açısını değiştirmek tabii ki çok zor bunu biliyoruz ama daha fazla gayret göstermeliyiz.
10 yıl sonra ne olur bilmiyorum ama 10 yıl içinde kafamda kurmuş olduğum ve gerçekleşeceğini bildiğim, inandığım bazı hedeflerim var. Türkiye’de bunları gerçekleştirip, sonunda ise yurt dışında devamlılık göstereceğime inanıyorum. 10 yıl sonra bunları gerçekleştirmiş birisi olarak görüyorum kendimi.
Resmi olarak bir sigortam yok ama takımım ile anlaştığımız bir konu bu.
Yetkililer için demek istediğim, hazır Türkiye de kadın futbolu gelişiyorken daha fazla önem ve dikkat vermeleri olur. Bunu sadece destek olarak algılanmasını istemiyorum en büyük temennim kadın futbolunu bırakmadan milli takımımızda ve diğer tüm takımlarımızda yetkililerimizin, tüm hocalarımızın ve kadın futbolu içinde olan herkesin tamamen futbolu bilen insanlardan, hedefinin doğrultusunda çalışan insanlardan olduğunu görmekten yanadır. Bu konuda dikkat edildiğinde bazı şeyleri aşacağımızı düşünüyorum...
Teşekkür ederim size ve ekibinize başarılar diliyorum.